Toplumsal cinsiyet eşitliği, her bireyin cinsiyetine bakılmaksızın eşit hak ve fırsatlara sahip olmasını ifade eder. Ancak cinsiyet temelli eşitsizlikler ve engellilik durumunun bir araya gelmesi, engelli kadınlar ve kız çocukları için büyük bir dezavantaj yaratır. Bu grup, hem cinsiyet temelli ayrımcılığa hem de engellilik temelli dışlanmaya maruz kalır ve bu durum, onların temel insan haklarından eşit şekilde yararlanmalarını daha da zorlaştırır.
Bu makalede, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle engelli kadın ve kız çocuklarının temel haklara erişimde karşılaştıkları zorluklar, uluslararası sözleşmelerin bu konudaki rolleri ve çözüm önerileri ele alınacaktır.
Engelli Kadın ve Kız Çocuklarının Karşılaştığı Zorluklar
Engelli kadınlar ve kız çocukları, hayatın birçok alanında ciddi ayrımcılık ve dışlanma ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu durum, eğitimden sağlığa, istihdamdan sosyal haklara kadar geniş bir yelpazede kendini gösterir. Aşağıda bu zorluklar detaylı olarak ele alınmıştır:
1. Eğitimde Eşitsizlik
Engelli kız çocukları, eğitim hakkından tam olarak yararlanmakta zorlanırlar. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre, dünya genelinde engelli kız çocuklarının okullaşma oranları engelli erkek çocuklarına göre daha düşüktür. Eğitimde cinsiyet ve engellilik birleşimi, bu kız çocuklarının hem eğitime erişimlerini hem de okulda maruz kaldıkları ayrımcılığı artırmaktadır. Çoğu zaman, okullar fiziksel erişilebilirlik açısından yetersizdir ve bu çocuklar için özel eğitim programları sağlanmamaktadır.
2. Sağlık Hizmetlerine Erişim
Engelli kadınlar, sağlık hizmetlerine erişim konusunda da ciddi zorluklarla karşılaşırlar. Engelli kadınların, hem genel sağlık hizmetlerinden hem de cinsiyete özgü sağlık hizmetlerinden (örneğin üreme sağlığı) eşit şekilde yararlanamaması, onların sağlık durumlarını olumsuz etkiler. Üstelik, engelli kadınlar çoğu zaman sağlık çalışanları tarafından gereken ilgi ve saygıyı göremezler; bu da sağlık hakkının ihlaline yol açar.
3. Şiddet ve İstismar
Engelli kadınlar ve kız çocukları, cinsiyet temelli şiddet ve istismara karşı özellikle savunmasızdır. Engelli kadınların aile içi şiddet, cinsel istismar ve toplumsal dışlanma gibi durumlarla daha sık karşılaştığına dair birçok araştırma bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) raporlarına göre, engelli kadınlar, şiddet veya tacize uğradıklarında adalete erişmekte zorlanmaktadırlar; fiziksel ya da zihinsel engelleri, onları adalet sistemine dahil olmaktan alıkoyar.
4. İstihdamda Eşitsizlik
Engelli kadınlar iş gücü piyasasına girmekte büyük engellerle karşılaşır. Engelli erkeklere kıyasla iş bulma olasılıkları daha düşüktür ve buldukları işlerde genellikle düşük ücret alırlar. İşverenler genellikle engelli kadınların yeteneklerini hafife alır ve onlara fırsat vermekten çekinir. Cinsiyet ve engellilik temelli ayrımcılık, onların ekonomik bağımsızlık elde etmelerini engeller.
5. Sosyal ve Ekonomik Haklardan Yoksunluk
Engelli kadınlar, sosyal haklardan (barınma, sosyal güvenlik, sosyal yardım gibi) yararlanma konusunda da büyük zorluklar yaşar. Engellilik maaşları veya sosyal yardımlar çoğu zaman cinsiyet temelli farklar içermese de, engelli kadınlar toplumsal cinsiyet normları nedeniyle bu yardımlara ulaşmakta zorluk çeker. Örneğin, kırsal kesimlerdeki engelli kadınlar, erkeklere kıyasla sosyal hizmetlere daha az erişim sağlayabilir.
Uluslararası Sözleşmeler ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve engellilik hakları konusunda uluslararası platformlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Engelli kadınlar ve kız çocuklarının haklarının korunması için uluslararası sözleşmeler önemli rol oynar. Bu sözleşmeler, hükümetleri yükümlülük altına alır ve bu grupların haklarına erişimini sağlar.
1. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi (CRPD)
2006 yılında kabul edilen Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, engelli bireylerin haklarını korumayı ve onların topluma tam ve eşit katılımını sağlamayı amaçlar. Bu sözleşme, engelli kadınların ve kız çocuklarının maruz kaldığı çoklu ayrımcılığı tanır ve devletlere, bu grupların haklarını koruma sorumluluğu yükler.
2. CEDAW: Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
1979 yılında kabul edilen CEDAW, kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde tüm haklardan eşit şekilde yararlanmasını sağlar. Bu sözleşme, engelli kadınların ve kız çocuklarının haklarının korunması açısından da önemli bir referans niteliğindedir.
3. 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH)
Birleşmiş Milletler’in belirlediği 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında, eşitsizliklerin azaltılması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması büyük öneme sahiptir. SKH’lar, engelli kadınların ve kız çocuklarının ekonomik ve sosyal haklarına tam erişimini sağlamayı amaçlar.
Çözüm Önerileri ve Politika Tavsiyeleri
Engelli kadınlar ve kız çocuklarının insan haklarından eşit şekilde yararlanmalarını sağlamak için hem ulusal hem de uluslararası düzeyde bir dizi adım atılmalıdır:
- Eğitim ve Farkındalık Çalışmaları: Engelli kadınlar ve kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması için toplumsal farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir. Ayrıca, eğitim kurumlarında engelliliğe yönelik bilinç artırılmalı ve kapsayıcı eğitim politikaları geliştirilmelidir.
- Engelli Kadınlar İçin İstihdam Politikaları: Engelli kadınlara yönelik istihdam fırsatları artırılmalı, iş yerlerinde cinsiyet ve engellilik ayrımcılığına karşı sıkı tedbirler alınmalıdır. Devletler, engelli kadınlara yönelik özel istihdam programları geliştirmelidir.
- Sağlık Hizmetlerine Erişimin İyileştirilmesi: Engelli kadınların özellikle üreme sağlığı gibi temel sağlık hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasını sağlamak için sağlık sistemlerinde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
- Yasal Düzenlemeler ve Uygulamalar: Engelli kadınların şiddet ve istismara karşı korunması için mevcut yasal çerçeveler güçlendirilmelidir. Ayrıca, adalete erişim konusunda daha kapsayıcı bir adalet sistemi oluşturulmalıdır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve engellilik, birbirini kesen iki önemli mesele olarak, engelli kadınlar ve kız çocuklarının temel haklardan yararlanmasını zorlaştırmaktadır. Bu grupların hem toplumsal hayata katılımlarının artırılması hem de insan haklarından eşit şekilde yararlanmaları için uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve devletlerin bu konuda etkili politikalar geliştirmesi gerekmektedir. Ayrımcılığın önlenmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanması, sadece engelli kadınların değil, toplumun genel refahı için de önemli bir adımdır.